16 Temmuz 2011 Cumartesi

yeni başlayanlar için ölüm..

"insanın her gün yaptığı en iyi şey, o gün intihar etmemiş olmasıdır" demiş albert camus.. bunu camus söyleyince cool duruyor tabi, sen ben söylesek intihara özendirmekle suçlanırız. Otuzlu yaşlara ulaşan herkes (ben 27'yim!) önce ergenlik problemlerini, sonra gençlik hezeyanlarını layıkıyla atlatıp geride bırakmış olduğundan aklının bir köşesinde oradan oraya savrulan ölüm fikrini de güvenli bir kıyıya bağlayarak kısmen arkasında bırakabilmeyi başarabilmiştir. (son derece tırt bir genelleme olabilir ama ben öyle düşünüyorum. örnek vereyim, sıkıcı ve yağmurlu bir günde okulun arka bahçesine bakan sınıfının en arkasında cam kenarında analitik geometri dersi dinlemek zorunda olan 17 yaşında bir liselinin, o an camdan atlayarak ölmek fikrini aklına dahi getirmemiş olmasına beni kimse inandıramaz! bu konuda yalnız olduğumu düşünmüyorum!)


ölümden korkmak ise bambaşka bir mevzunun yüklemi. gerçekte tam olarak neye benzediğini bile bilemediğimiz, şimdiye kadar türlü kitapta, şarkıda metaforlarla açıklanagelen bir olgudan korkmak da başlı başına garip ve aslında bir o kadar da komik bir durum değil mi?


karşılaştığım her durumda önce artıları eksileri döküp ona göre karar vermeye çalışan bir kalın kafalı olarak, eğer öncesinde aynı değerlendirmeyi yapma şansım olsa idi ölüme de benzer şekilde yaklaşırdım.
eksileri neler; "sevdiklerini bir daha görememek, yapmak istediklerini yapamamış isen bunların ağırlığını taşımak, inancın ölümden sonra muhakemeyi gösteriyorsa bununla ilgili endişelenmek,..vs"
artıları neler olurdu ki; "reenkarnasyona inanıyorsan belki daha iyi bir re-born ümidi, uçsuz bucaksız bir rahatlama ve boşvermişlik duygusu, ferhat göçer'i bir daha duymayacak olmanın verdiği hafiflik hissi,..vs"


şahsen her inanca sonsuz saygısı olan biri olarak (insan, isterse kızılderililer gibi ölünce ulu manitunun uçsuz bucaksız çayırlarına kavuşacağını umsun, isterse kıyamet anında ruhunu bu diyardan kaçıracağı inancıyla kuru yük gemisine tapsın, saygı duyarım) işin inanç kısmı bir tarafa, ama salt ölüm fikrinin çıplak gerçeği üzerine edilebilmiş güzel tarifler beni her zaman çarpmıştır.


tam da bu yüzden, replikas'ın, içinde; "hayat tek nefes etmez, ölüm alem aldırmaz, canım bir gülüş etse, ölüm güler hiç susmaz" dizelerini barındıran nadide eseri "ömür sayacı", bence bu topraklarda yapılmış en güzel şarkılardan biridir. http://fizy.com/#s/1aip56


bu yazıya sadece ve sadece, bu şarkıyı başında ufak bir girizgahla takdim etmek amacıyla başlamıştım ama ipin ucunu kaçırıp şu tatil günü için biraz iç karartan "ölüm" temalı bir şeye dönüştürmüşüm ki, ne yazık ki çok sık yaptığım bir şeydir! :)


neyse, gene de çok kafa yormaya değmez, bir anlamda ölüm, yatıya gelen uzak akraba gibidir, ne yaparsanız yapın mutlaka sizi bulacaktır!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder