11 Eylül 2011 Pazar

sanal alem ve onun sahte yüzleri

sanal alem özellikle de facebook, twitter gibi ortamlar, aslında çevremizdeki insanları tanımamız için de bir araç olabiliyor artık. çok kafa, hoş sohbet olarak tanıdığınız birisinin içinde aslında azılı bir faşist yattığını anlayabiliyorsunuz mesela! güzel bulduğunuz bir kadının, erkeklerden hoşlanmayıp hemcinsleriyle ilgilendiğini fark edip üzüleb.., öhöm, neyse bunun yeri değil!

ya da örneğin aslında zevklerinizin genelde uyuştuğunu düşündüğünüz bir arkadaşınızın saçma sapan müzikal tercihleri olduğunu öğrenebiliyorsunuz! mesela düşününce, çevrenizde ferhat göçer'i beğenerek dinleyen birileri olduğunu bilmek çok tuhaf! insan kendine bunu neden yapar ki? şahsen "yolculuk boyunca susmayan bebek" ağlamasını tercih ederim! zevkler renkler olayı diyeceğim ama değil bence! zevkine sıçayım ayrıca, ferhat göçer ne lan?! kendi sünnet düğününde sahnede ibo'nun mavi mavi şarkısını söylemiş birisi olarak kendi zevklerimin ne derece sofistike olduğunun tartışmasına girmeyeceğim! (neticede 8 yaşımın haleti ruhiyesiyle, kafamda fes, önümde "maşallah" yazılı kuşak, pelerinli küçük mahmut tuncer tipimle bülent ortaçgil okuyacak değildim! dahası eğer apar topar sahneden indirilmeseydim, programıma (!) yıldırım gürses'ten eller eller şarkısı ile devam edecektim, tanrı korumuş!) neyse..

geyik bi yana, facebook olsun, twitter olsun aslında bir sosyal ayna görevi de görüyorlar. anlı şanlı köşe yazarlarının bir çoğunun aslında ne kadar cahil ve kompleksli insanlar olduğunu daha iyi görebiliyoruz bu sayede! gazetelerin internet sayfalarına girip herhangi bir haberle ilgili okur yorumlarını okumak bile nefesimin daralmasına yetiyor, herkes tahammülsüz, peşin hükümlü, herkes her konuda ne yapılması gerektiğinden kendince emin, üzerinde konuşulmasını bile gereksiz buluyor. insanlarda çözüm bulmaktan çok, haklı çıkma isteği, ayar verme duygusu, toplumsal bir cinnet hali!

geleceğim yer şu; hani sanal alem birleştirici bir şeydi? hani sosyal medya insanların farklılıkları anlamasına, tanımasına, diyalog kurmasına öyle ya da böyle katkı sunacaktı? bu twitter görgüsüzleri, facebook şahinleri, sanal alem kafatasçıları adeta sidik yarışına çevirdikleri bu mecralarda at koşturmanın tadını aldılar artık! ve ne yazık ki "türkiye bu tadı seviyor!"