24 Temmuz 2011 Pazar

es es es ki ki ki!..

çocukluk ve ergenliğini eskişehir'de yaşamış olmanın bazı belirtileri vardır. tabi kendi sancılı yıllarım olan 80'ler sonu 90'lar ortası döneminden söz ediyorum.


sümerbank basma fabrikasının o gün ne renk kumaşlar ürettiğini porsuk çayının renginden anlardın, atığını direk oraya verirdi çünkü. bugün herkesin kullandığı "hacım" kalıbı, o yıllarda eskişehir'de kızların dahi birbirlerine hitap şekliydi. ("hocam" ise daha hiyerarşi bildiren, daha okumuş ortamların, mesela ankara gençliğinin ağzından çıkmadır. bunların antep versiyonu da "rafık" imiş, serkan'dan öğrenmiştim)


daha mc. donalds'lar, burger king'ler yokken pino'nun hamburgerini tadan eskişehir ergeni, bunun üzerine bir fast food lezzeti koymaz. eskişehir'de yaşayıp da papağan'da çiğbörek yemeyenin dövüldüğü yıllardan bahsediyoruz. kılıçoğlu sinemasının önünün buluşma mekanı olarak kullanıldığı zamanlardan.. (ki kılıçoğlu'nun şu an yıkılıyor olmasının ortalama bir eskişehir'liye verdiği duygu, ortalama bir new york'lunun -yitip giden canlar anlamında değil elbet, sadece yapı anlamında-  ikiz kulelerin enkazına baktığına hissettiğiyle benzerdir) kızılcıklı'da piyasa yapmayan, istasyon'da içmeyen, sinema kafe'de sürtmeyen, adalar'da kız kavgasından dayak yemeyen adem evladı da yoktur. (bir keresinde ortaokulda -gerçekten de- hiç ilgim ve hissiyatım olmayan bir kız yüzünden, o kıza gönül vermiş bir piç kurusu ve arkadaşı tarafından dövülmüş ve kızdan uzak durmam yönünde uyarılmıştım. gerçek şu ki kız sadece aynı sokaktan komşum olduğu için arkadaşımdı ve benim başka bir arkadaşımla çıkıyordu. birlikte olan onlardı ama dayağı ben yiyordum!)


her zaman olduğu gibi konuyu daldan dala uzatsam da geleceğim yer eskişehirspor, nam-ı diğer Es-Es! işte bu yukarıda saydığım "eskişehirlilik" belirtilerden biri de Es-Es sevgisidir. üstelik bu sevgi, takımın başarısı ile, maç kazanıp kaybetmesi ile, hangi ligde olduğu ile de ilgili değildir! ben kendimi bildim bileli hep alt liglerdeydik biz. 89'da düşmüşüz ilk. o dönemden önceki birinci lig zamanlarını (o zamanlar adı birinci lig idi, süper sıfatı yoktu) hayal meyal hatırlıyorum. şaşalı 70'ler dönemlerini babalarımızdan dinlemiştik tabi.. o şampiyonluklar kovalayan, avrupa'da turlar geçen Es-Es'ten bize kalan alttaki posası olmuştu.


sene 95, lise hazırlık sınıfındaydık ve takım yıllar sonra birinci lige yükselmek için iddialıydı. üç takım; uzan'ların para yağdırdığı istanbulspor, izmir yaşar grubunun desteklediği karşıyaka ve Es-Es, diğerleriyle farkı açıp son haftalara kadar geldiler. ilk ikiye giren direkt olarak birinci lige çıkacak, üçüncü olan ise, alttan gelen başka takımlar ile yeniden turlar oynayarak uzun bir yoldan tekrar birinci lig şansını zorlamak zorunda kalacaktı..
ve bu üç takımın koşturduğu ligde herşey son haftaya kaldı.. karşıyaka'nın çıkmayı garantilediği son haftada Es-Es'imin karşılaşacağı ve yenmek zorunda olduğu takım hangisiydi dersiniz? istanbulspor!


maç eskişehir'deydi, kazanmamız şarttı, kazanırsak çıkıyorduk, beraberlik bile onlara yarıyordu. kazanmak demek eskişehir'i birinci lig'de görmek demekti, Es-Es'i büyük takımların, ünlü futbolcuların karşısında desteklemek, artık statta üçüncü lig maçı değil üç büyüklerle yapılacak maçları izlemek..


tabii ki izdiham oldu o maç. akşam üstü 3'te başlayacak maç için sabah 9'da girdik stada. güneşin altında kavrula kavrula ve mithat körler'in söylediği marşları dinleye dinleye beynimiz döndü. o 6 saatte 2 sene yaşlanmışımdır. ama sonunda nasıl olsa kazanacaktık ve çekilen hiçbir çile umurumuzda değildi!


fazla uzatmayacağım, maç 0-0 bitti! 6 yıl sonra birinci lige çıkma maçını kazanamadık ve istanbulspor çıktı! böyle bir çökmüşlük, böyle bir üzüntü yok! bütün stat, 20 bin kişi, 8 yaşındaki veletlere kadar herkes ağlıyor! şahsen sünnet olmak bile bu kadar acı vermemişti! ve de öfke tabi. bildiğiniz "en büyük taraftar, futbolcular sahtekar" tezahüratları.. o gün stattan çıkarken; "bir daha Es-Es dersem, bir maçını takip edersem allah belamı versin, yoksunuz lan artık benim için, yok Es-Es falan, bitti!!" diye bağırıyordum.


bu büyük yeminimi uzun süre tuttum; 5 gün kadar.. yaklaşık 5 gün sonra play-off yükselme grubu maçlarını radyodan yerimizde duramayarak dinliyorduk, ve de nasıl olduysa allah belamı falan da vermedi! yine uzatmayacağım, Es-Es tek maçta istanbulspor'u yenmesi halinde mayıs sonunda kolayca çıkacağı birinci lige, daha sonra play-off maçlarıyla bir sürü başka takımı daha yenip haziran ayında çıkabildi. her işimiz çileliydi yani! zor olmuştu ama olmuştu!


birinci lige yükseldiğimiz o gün eskişehir'i görmeliydiniz. hayatımda unutamadığım günlerden biridir! herkes sevinçle, araba konvoylarıyla, marşlarla, bu kez mutluluktan ağlıyordu. dost-düşman, tanıyan-tanımayan farketmez! şöyle söyleyeyim, ortaokulda kız meselesi yüzünden beni döven çocuklardan (bkz: yukarıdaki piç kurusu) bahsetmiştim ya, bir ara kendimi onlarla sarmaş dolaş kalabalığın içinde Es-Es-Es-Ki-Ki-Ki çekerken buldum!


işte biz o sene binbir zorlukla, çileyle yükseldiğimiz birinci ligden aynı yılın sonunda tekrar düştük!! bir daha ki çıkışımız için 12 yıl daha beklememiz gerekti, arada 3.ligler gördük, falan filan.. ama ne kadar kızsak da, sövsek de Es-Es'i sevmekten vazgeçemedik. bu yüzden 3.lig'de bile oynasa, 15 bin kişilik taraftarın önüne çıktı kırmızı şimşekler.. 2008'deki birinci lige yükselme final maçında istanbul'a 15 bin kişi aktı bu yüzden..


şimdi, şu günlerde, bambaşka konularla, şike ile teşvik ile ilgili haberlerde geçiyor kulübümün adı.. antrenörünün, oyuncusunun bulaştığı iddia ediliyor.. sözlüde hiç beklemediği yerden soru gelmiş lise öğrencisi gibiyiz, anlamaya çalışıyoruz "n'oluyor ulan?" diye.. kim işin içindeyse, nasıl bir kirliliğe bulandıysa, bunu bu kadar taraftara yaşatmanın ne demek olduğu hakkında hiçbir bilgisi yoktur! bu oyunu niçin sevdiğimiz, niçin hala kırmızı siyah görünce heyecanlandığımızı da idrak edememiştir! bu insanlar bilmez ki, böyle işlerin içinde adımız geçerek burada oynayacağımıza, kendi şerefimizle alt ligde oynayalım ister eskişehirliler. şahsen 32 yaşımın içindeyim, kendimi taraftar olarak bildim bileli eskişehirspor'u en üst ligde izlediğim yıl sayısı, yaşımın 6'da biri kadardır! o yüzden hiç fark etmez, yine alt liglerde oynamak! bu pis ilişkileri, iş adamlarını, siyasi rant bağlantılarını, hep arkamızda bırakacaksak, ayıklayacaksak, tercih bile ederiz hatta.. zira patenti göztepeli'lere ait bir vecizeyi ödünç olarak kullanmak isterim; "ESKİŞEHİRSPOR SOKAK ARASINDA BİLE OYNASA, BİZ KALDIRIMA ÇIKIP ES-ES ÇEKERİZ!"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder