14 Ağustos 2011 Pazar

selanik izlenimleri - 2

selanik'teki 1 haftamızın önemli bölümü otelde geçti. atina palace hotel, lokasyonu bakımından normal zamanda turist olarak selanik'e gitseniz kalmak isteyeceğiniz bir otel değil. zira şehre uzak, allah'a ve havaalanına yakın! zaten o yüzden genelde müşteri profili; havaalanını transit kullanan yolcular, kamp yapan futbol takımları (ki biz oradayken bir rum takımı da konakladı) ve yine bizimki gibi düzenlenen eğitimlere gelenler. 


bir tam free day dışında her gün çeşit çeşit training'lerden geçtik. o nedenle öncelikle otelden başlamak gerekirse boş saatlerimizi ve akşamlarımızı genelde havuz mahallinde pinekleyerek ve yüzerek geçirdik. intercultural night oldu bir gece, türk ekibi olarak götürdüğümüz meyve şarapları büyük rağbet görürken, rakıya pek sulanan olmadı. her ülkenin standından (shot bab'ında) bir şeyler tatmak bizi zaten belli bir güzellikte kafaya ulaştırmıştı ki, eğitime ev sahipliği yapan united societies of balkans'ın başkanı aris'in parlak fikriyle o saatte havuz başında bir güzellik yarışması bile düzenlendi. kadınlarda milli gururumuz özge'nin ikinciliği elde ettiği yarışmanın erkekler kategorisinde klasik avrupa'lı ayak oyunları yine baş gösterdi ve eurovision'vari bir haksızlık sonucu (iskandinavlar, şey pardon balkanlar hep birbirine oy verdi kardeşim!!)  seko ve ben ilk üçe giremedik! (non official insider information from bülent özveren : ben kıl payı dördüncü olmuşum, valla bak!) :)) ehehehe, neyse..


selanik ise canlı ve güzel bir şehir. içinde hiçbir hareket olmayan durmuş metro inşaasına kadar izmir'in kopyası adeta. kordon'sa kordon. saat kulesine karşılık beyaz kule. kamara denilen şehir merkezinden denize inen sokaklar alsancak'vari. yani izmir ve selanik halklarını yer değiştir, kimse yerini yadırgamaz! bunun yanında selanik izmir'e göre çok daha az nüfuslu, günlük yaşamı daha sakin, amma velakin gece hayatı daha sağlam bir şehir. yunanistan batıyor ama esnafın umurunda değil, öğlen 3 olunca "bugünlük bu kadar yeter" deyip kapatıyor adam. yunanistan'da kriz değil miskinlik var, tam bana göre yani! 


bir de bizden farklı olarak tarihi eserlerine ve mimarilerine saygılılar. makedon evleri dedikleri, bizdeki cumbalı konak tarzı evlerle dolu şehir, metro inşaatlarında bile tarih fışkırıyor. bir de kiliseler tabii ki. irili ufaklı çok sayıda kilise var ve gönüllü rehberimiz kristina sağolsun hemen hepsini gezdirdi bize. 


Atatürk'ün doğduğu evi de ziyaret ettik tabii ki. türkiye başkonsolosluğu'nun da yanı başına inşa edildiği 3 katlı klasik makedon evlerinden biri, yunanlılar kemal's house olarak biliyorlar. (biliyorum böyle söyleyince olympos'ta bungalov camping ismi gibi duruyor ama adamlar böyle biliyor, ne yapalım!) bir de günün sonunda selanik'e tepeden bakan kaleye çıkarttılar bizi. o kadar yürüdük ki kaleye çıkana kadar aramızda kaybolanlar oldu, misal romen kafilesini yitirdik orada, tanrı onları korusun! ama yukarıya vardığımızda manzara olağanüstüydü. o yüzden gidenler bir şekilde (yürüyerek ya da otobüsle) kaleye çıkmadan dönmesin! 


bir de bir akşam hepimizi "önyargıları kırmak" bab'ında gay bar'a götürdüler. şahsen homofobik bir insan değilim, her türlü tercihe büyük saygım vardır ve bu konularda kırılacak bir ön yargım da yoktur ama, sonuç olarak daha önce böyle bir yere gitmemiştim. gözlem ve istişarelerimiz neticesinde şunu söyleyebilirim ki, selanik de amma çok gay varmış! başta onları kendi mekanlarında rahatsız etmişiz gibi bir süre ters ters baktılar bize ama sonra alıştılar. 


otelde son gecemiz (biz bir gün önce kaçtık, eğitimin son gününe kalamadık) önce hafta boyunca yapılan faaliyetler ve çekilen videoları izlemekle, devamında da havuz başında yayılmakla geçti. sabaha karşı 4 gibi ortak bir gaza gelme sonucu havuzu son kez şereflendirdik ve bu nedenle dönüş için istanbul uçağına bindiğimizde mayom henüz kurumamıştı!


sonuç olarak selanik gidilesi, görülesi, hatta yaşanası bir şehir. sonuçta bizler için de tarihi öneme sahip bir yer, 20 yıl arayla iki büyük insanın, önce mustafa kemal'in sonra da nazım hikmet'in doğumuna ev sahipliği yapmış bir şehirden söz ediyoruz.. kesinlikle tekrar görüşeceğiz selanik!

3 yorum:

  1. selanik izlenimlerinin birincisini okuduktan sonra ikincisini gercekten sabırsızlıkla beklemiştim, beklediğimden erken gelmesine mi sevineyim, yoksa okudugum her satırda tekrar oralardaymısım gibi hissettirmene mi sevineyim bilemedim, kalemine saglık, cok saglam bir fanın var bilesin :)

    YanıtlaSil
  2. çok çok sağol, benim gibi çömez bir blog yazarını havaya sokacak cümleler bunlar :)

    YanıtlaSil
  3. bu gidişle nisan ayındaki şirince gezilerinin yerine selanik gezileri yapası geliyor insanın! selanik'e gitmek sorun değil de şu vize meselesi yok mu kardeşim!!??!!

    YanıtlaSil