27 Ağustos 2011 Cumartesi

adını peggy koydum!

sürünerek tıslamadıkları ve kalın kıllı bacakları olmadığı sürece hayvanları severim. kalın kıllı bacaklardan kastım şahin k. değil, tarantula diye tabir edilen büyük örümcekler. şükür daha karşılaşmadım, allah da göstermesin, oyuncağıyla bile şakasını yapan arkadaşıma girişmişliğim var! neyse, anakrafobik muhabbetleri bir yana bırakalım.


adına "öğrenci evi" denilen sosyal mezbelede yaşadığım üniversite yıllarım boyunca birkaç kez hayvan bakma tecrübemiz oldu. henüz gözleri açılmamış halde iken anneleri ölen birkaç günlük kedi yavrularını yaşatma çabamızın olumlu sonuç vermemesi hala içimde yaradır. (hakikaten cebimizde kira parası yokken veterinerlere mi götürmedik, biberonla süt mü içirmedik, ama anne sütü alamadıkları için iki yavruyu birer hafta arayla kaybettik! rest in peace, alfa ve beta!)


bir sonraki misafirimiz dişi tüylü bir hemstır oldu. (hamster yazmayı sevmiyorum, bira markası gibi duruyor, hemstır iyidir) ev arkadaşım ulaş almış gelmiş bi yerden, içinde oyuncakları olan akvaryumvari kafesi ile birlikte. "zannedersem tek eksiğimiz hemstırdı hafız" diye düşündüm başta, ama allahtan zahmeti olan bi hayvan değil. kahverengi tüyleri o kadar kabarıktı ki, aynı "married with children"daki al bundy'nin permalı saçlı karısı peggy'i andırıyordu. bu yüzden ulaş'ın önerisiyle, adını (feriha değil) peggy koyduk.  


hayatımda bu kadar sersem hayvan görmedim, ver önüne dönen bir alet, bütün gün içinde koşa koşa döndürsün! ara sıra evin içinde dolaşmasına izin veriyoruz, zaten bi süre sonra komando gibi tırmanarak kafesten kaçmayı da öğrendi. koltukların, yatakların, tahtadan yapılmış olan her ne varsa tamamının dibini kemire kemire açıp, evi "kazı çalışması yapılan caddeye" çevirdi! ama diğer yandan bu kadar da tatlı bir şey olamaz. ver eline bi fıstık, geç karşısına, sanki elinden alacaklarmış gibi iki eliyle sıkı sıkı tutarak bıyıklarını oynata oynata yemesini seyret.


neyse peggy ile ev arkadaşlığımız kah sakin kah kavgalı (kiraya karışmazdı, ayriyeten bi kere bile bulaşıkları yıkadığını görmedim!) süredursun, kendisinin çiftleşme mevsimi de gelmiş, helal süt emmiş, kendi işinin, kafesinin ve oyuncaklarının sahibi olan bir erkek hemstırı peggy'e eş olarak aranmaya başlamıştık.



mutlu haber bir ilkbahar gecesi geldi. ev arkadaşlarım ulaş ve tamer (ikisi de denizcilik işletmeleri yönetiminde okuyordu, hatta daha sonra aynı bölümden emine de ev arkadaşımız oldu, demem o ki bu bölümü okuyanlar eşeysiz ürüyorlar sanırım, birken iki, ikiyken üç oluyorlar ve siz duruma uyandığınızda evde kabotaj bayramı kutlamaları yapılıyor oluyor!) okuldan arkadaşları ile bir ödevi yetiştirmek için grup çalışması halindeler, evde belki 15 kişi, gelen tabi birasıyla falan geliyor, ben de ortama uyup hem onlarla takılıyor, hem de ödev yapan bu kalabalığa içki, çerez, meyve servisi yapıyorum. (lan, böyle söyleyince de konsomatris gibi oldu!!)


neyse telefon geldi ulaş'a. bir arkadaşı, "yanımda şu an erkek bir hemstır var ve 5 dakika sonra sendeyim" demiş. hakikaten 5 dakika sonra da geldi, yanında müstakbel damat adayı ile. o saate kadar ödev için çalışmaktan kafası dönmüş bir sürü insan için de temaşa başladı. erkek hemstırı (ki peggy'nin kocasının adı olsa olsa "al" bundy olurdu, öyle de oldu) "oğlan bizim kız bizim" tadında, neredeyse sırtına vura vura kafese peggy'nin yanına bıraktık ve kafesin karşısında yerimizi aldık. aklımızca ikisi de çiftleşme dönemi içinde olan elemanların hemen birbirlerine yumulacağını umuyor ve bu hemstır pornosunu kaçırmak istemiyoruz! acınası patolojik halimizin iyice anlaşılması için tekrarlayayım, fotoğraf karesi gibi gözünüzün önüne getirin; kafeste bulunan hemstırlara, "belki çiftleşirler" diye ellerinde biralarla gözlerini dikip bakan bir oda dolusu vandal!!  (tamam kulağa öküzce geliyor ama n'apayım yalan mı söyleyeyim, yaşandı bunlar!)


neyse bizim hemstır couple bi baktılar, karşılarında bir sürü insan, korktular tabi. gaza getirmeye çalışıcı tezahüratlar da kar etmedi, "grey's anatomy" çakması "doktorlar" dizisindeki dr.kutsi'nin bakışları gibi boş boş bize baktılar ve hiçbir şey yapmadılar, millet de sıkıldı ve ödevine döndü. anladık ki "öyle herkes seyrederken" hemstırlar bile utanıyormuş! bi de insanoğlu hakikaten çok salak, hemstırı çiftleşirken görsen ne olacak?


her şeye rağmen güzel zamanlardı.. üzerinden tam 10 yıl geçmiş.. damat hemstır "al", bir süre sonra sahibine döndü, "peggy"i de bir yıl kadar sonra kaybettik! okullar bitti, herkes bi yerlere dağıldı, "ulaş" new york'ta, "tamer" istanbul'da, "emine" ingiltere'de şimdi. grey's anatomy bitti ama boş bakışlı "kutsi"nin oynadığı çakması hala sabah akşam yayında, "şahin k."dan ise haberim yok!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder