11 Ağustos 2011 Perşembe

selanik izlenimleri - 1

bir eğitim vesilesiyle selanik'te bulunduk 1 hafta, serkan, sezen ve özge ile birlikte. "ben bu olaylardan pek anlamam, ne eğitimi?" misali yeni gelin triplerim, seko'nun "yahu biz biliyoruz da mı oynuyoruz?" şeklindeki damat tarafı ataklarıyla bertaraf edilince boyun eğdim. sonuçta en azından ilk defa böyle bir eğitim deneyimi yaşamış olurum, hiçbir faydası olmasa bile fedon gibi yanık tenli ve rum aksanlı olarak dönerim diye kabul ettim.


yunan konsolosluğuna schengen için bir araba belge temin edip (hakikaten bir annemizin nikahını istemediler sağolsunlar!) vizeyi hallettikten sonra geçtiğimiz hafta pazartesi izmir'den atina'ya yollandık. aslında ilk plan, çeşme'den sakız adası'na gitmek, oradan da atina üzerinden selanik'e geçmekti ama fazlaca yorucu olacağını düşünerek bir günlük atina gezisini pre-training öncesi yeterli gördük.


atina'ya iner inmez yolculuğun tek tatsız hadisesi nedeniyle bir süre karakol-büyükelçilik nezdinde adli girişimlerde bulunmak zorunda kaldık. sadece şu kadarını söyleyeyim; metrolarda çantanıza cüzdanınıza sahip çıkın! 


sonrasında "kaderden kaçılmaz, şemsiye açılmaz" diyerek zevk almaya karar verdik! atina tipik bir başkent. ankara'nın güneşli ve sıcak halini düşün, öyle. bir ara kızılay'a, tunalı hilmi'ye çıkan sokaklarda olduğumuzu düşündüm. ama her köşede polis, barikat tarzı polis arabaları, vs. vardı. ekonomik kriz nedenli gösteriler dolayısıyla etraf aynasızlardan geçilmiyordu! (bilirsin dostum, kahrolası federaller!) 


neyse atina'yı yiyip bitirdikten sonra aynı gece trenle selanik'e geçiyoruz. tam 6,5 saat boyunca süren azabım başlıyor. grubun tek uyuyamayan üyesi olarak, kompartımandaki tüm kavga dövüşlere birebir şahit oluyorum. yunanistan'da trene binecek olanlar, şuna dikkat edin; trende ayrıca bir restoran kompartımanı yok! millet birasını içkisini alıp, yanınızda sağınızda solunuzda içip sarhoş olarak yolculuk ediyor. gürültü, patırtı, kavga eşliğinde sabah selanik'e ulaşıyoruz. 


sabah tren garı yakınında kahvaltı ettiğimiz yerin tezgahtarı türk ve eskişehir'li olduğumu öğrenince, es-es sayesinde bahisten para kazandığını söyleyerek kırmızı siyah formaya ve yeşil banknotlara olan gönül bağını dile getiriyor! yükler ağır olduğundan fazla oyalanmadan organizasyonun bizi alacağı selanik havaalanına yollanıyoruz. kütahya şehirlerarası otobüs terminalinden hallice olan selanik havaalanından otelin gönderdiği araca binip otele yollanıyoruz. klasik türk tezcanlılığı, ülke olarak tamamen ulaşan ilk grubuz. otele yerleşiyoruz, gün içinde makedonya, romanya, arnavutluk, sırbistan ve bulgaristan'dan gelen diğer katılımcılar da ulaşıyor. eğitmenler yunanlı. 


işte izmir'den başlayıp atina'da devam eden ve selanik'e ulaşmamızla sonuçlanan ilk tam günümüzün sonu. o gün tanışma ve kaynaşmanın ardından bir hafta sürecek olan eğitim ertesi gün başlıyor. o da bir sonraki yazıda. 


bir sonraki yazıda ; şok şok şok, türkler hangi mekanlarda görüldü? özge gider ayak son akşam nasıl yaralandı? arka odalarda neler oluyor? hangi ülkenin kızları daha güzel? serkan'dan "yeni başlayanlar için yunanca" hepsi ve daha fazlası burada olacak! :)

3 yorum:

  1. Sayın Bruno Falconeri,
    Nacizane yazınıza bir ekleme yapmak isterim.

    Atina'dan Selanik'e gerçekleştirdiğimiz tren yolculuğu hakkında önceden Serkan kardeşimiz tarafından trenin oldukça soğuk olacağına dair uyarılmıştık. Buna rağmen ben hayatta üşümem demekle birlikte sandaletlerinizi giymekte ısrar etmiş, kalın giyinen hatta battaniye bile almayı unutmayan Sezenle dalga geçmiştiniz. Velhasıl kelam gecenin ilerleyen saatlerinde "üşümedim canım, gömlek giyeceğim" deyip bagajınızı karıştırdığınız, yolculuğun kalan kısmında plaj havlusuna titreyerek sarılıp uyukladığınız anlar dün gibi aklımda :)

    Yazının devamını merakla beklemekteyim. Klavyenize sağlık...

    YanıtlaSil
  2. ben buralarını hiç anımsamıyorum :)

    YanıtlaSil